Kemikler, dingin görünümlü dinamik dokulardır. Konunun yabancısı için taştan veyahut bir kuru ağaç dalından farkı olmayabilirken; adli antropologlar için boyunuzdan, vücudunuzun yağ oranına, günlük aktivitelerinizin nasıl olduğundan, sosyoekonomik durumunuza dek her sırrın lisanıdır. Beslenme alışkanlığınız nasıldı ? Spor yapıyor muydunuz ? Profesyonel bir sporcu muydunuz ? Hangi hareketleri öylesine düzenli tekrarlamıştınız ki kemiklerinize dek işlemişti ? Dahası kemiği diğer yumuşak dokulardan ayıran neydi ki bizlere tüm bunları ölümden uzun zaman sonra dahi anlatabilmekteydi ?
Kemikler, %35 organik matriks ve %65 inorganik element
karışımı ile mineralize olmuş mineralize yumuşak dokulardır. Yani kendi
matrikslerinin mineralizasyonu sonucunda sahip oldukları sert dokularına
kavuşurlar. Burada söz konusu mineral kalsiyum fosfattır, kemiğin yapısında
hidroksiapatit olarak bulunur ve vücut kalsiyumunun %99'u, fosforunun %85'i,
sodyum ve magnezyumunun %65'i için depo görevi görür. Organik bileşen ise kemik
hücrelerini ve proteinöz osteoidi barındırır. Kemik hücreleri, osteoblast,
osteosit, osteoklast ve osteoprogenitör hücreleri kapsar. Bunlardan osteoblast
ve osteositler kemik yapan hücrelerken; osteoklast (osteoklast prekürsör
hücreleri ve olgun osteoklastlar) hücreleri kemik yıkan hücrelerdir. Osteoprogenitör
hücreler ise, kemikte büyüme, zedelenme, kırık gibi durumlarda uyarılır ve
aktifleşerek osteoblastlara dönüşürler. Osteoblastların, bu hücrelerden köken
aldığı düşünülür. Osteoprogenitör ve osteoblast hücreleri mezenşimal
kaynaklıdırlar. Mezenşimal bağ doku embriyoda görülen ilk bağ doku çeşididir. Embriyonal
dönemdeki ossifikasyon (kemikleşme), mezenşimal bağ doku içerisinde bol
kapiller damarların biçimlenmesiyle başlar. Mezenşim hücreleri kemiğin
oluşacağı alanda hızla bölünerek osteoprogenitör hücrelere dönüşürler, osteoprogenitörler
ise osteoblastlara dönüşür. Osteoblastlar temel maddeyi ve bağ doku tellerini
oluştururlar ve kendi yaptıkları temel madde içerisine gömülerek mezenşim doku
içerisinde kemik doku odakları oluştururlar, bu oluşum kapillerden gelen
kalsiyum ve fosfat iyonları ile form bulan kalsiyum fosfat molekülleri ile
beslenir ve sertleşir. Böylelikle kemik trabekülleri denen kemik parçaları oluşur.
Bu esnada osteoblastlar ara madde sentezlemeye devam eder ve kemik trabekülleri
enine ve boyuna büyümeyi sürdürür. Bu sürecin bir dizi tekrarı, trabeküllerin
arasındaki mezenşim dokudan kemik iliğinin şekillenmesi ve iç ve dış yüzeyden
sıkı kemiğinde oluşumu ile kemik yapımı sona erer. Bu ossifikasyon türüne intramembranöz
ossifikasyon denir ve kraniumun yassı kemiklerinde, mandibula ve maksillanın
bazı kısımları ile kısa ve uzun kemiklerin kompakt kısımlarında gözlemlenir. Bir
diğer ossifikasyon türü ise uzun ve kısa kemiklerin oluştuğu endokondral
ossifikasyondur. Burada da yine mezenşimal bağ doku toplanır fakat bu sefer
mezenşim hücreleri kondroblastlara (kıkırdak dokuyu oluşturan elemanlardan
biridir) dönüşür. Kondroblastlar, kemiğe öncül olan hyalin kıkırdak modelini
oluşturur. Hyalin kıkırdak modeli sırasıyla, diyafiz ve epifiz bölgelerinden
kemikleşme gösterir. Bu iki bölge
arasındaki boy uzaması devam ederken, aralarında bulunan kıkırdağa epifiz
kıkırdağı denir. Bu kıkırdağın da kemikleşmesiyle büyüme son bulur. Tüm bu
süreçler vitamin D ve paratiroid hormon gibi hücresel faaliyetleri etkileyen
dolaşım faktörleri tarafından sıkı bir şekilde denetlenir.
Yorumlar
Yorum Gönder